"İMTİHAN"
İslam bilginleri ve İslam inanırları,
bu dünyaya geliş nedenimizin “imtihan edilmek” olduğunu söylerler. Bu
“imtihandan” yüz akıyla çıkmak için Allah’ın emirlerini harfiyen yerine
getirmek ve ona iman eden, dediklerini tartışmasız kabul eden ve uygulayan kullar
olmamız gerektiğini vurgularlar. Aslında bu yanlış değildir. Kuran’da Allah’ın
sözünden çıkacaklar için nasıl azap ve işkenceler olduğu olabildiğince
detayıyla anlatılmıştır. Öldükten sonra dirileceğimiz sonsuz yaşamda bu
azapları ya da tersine ödülleri, bu ölümlü hayatımızda vereceğimizin sınavın
sonucuna göre hak etmiş olacağız. Yani bir sınav ve bu sınavda gösterilecek
başarıya göre elde edilecek ödüller ya da cezalandırılmalar vardır. Bir
“imtihan” olduğu doğru görünmektedir.
Peki, “imtihan” ne içindir? Allah,
alemleri ve bizleri yaratan olduğuna göre, ezeli ve ebedi bildiğine göre, olanı
ve olacağı bildiğine, hatta bizzat kendisi yarattığına göre, kimin cennete
kimin cehenneme gideceğini görmek için bir “imtihan” neden gereklidir? Allah,
kullarını yarattığı anda, her birinin neler yapacağını, nasıl kullar olacağını,
sonunda cenneti mi cehennemi mi hakedeceğini biliyor olduğuna göre, böyle bir
“imtihan” neden gereklidir?
Bu paradoksa İslam inanırları
tarafından verilen yanıt şöyledir: Eğer Allah, kullarının cennete mi
cehenneme mi gideceğini bildiği için onları direkt olarak bu yerlere koysaydı,
cehenneme konulan kulları itiraz edecek, isyanda bulunacaklardı. “Bizi neden
cehennemine attın? Fırsat verdin de mi bizim kötü kullar olduğumuz ortaya
çıktı? Bu bize yapılan haksızlıktır” diye sitemde bulunacaklardı. İşte Allah,
kullarının itiraz edecekleri hiç bir nokta olmasın, kendi cehennemlerini nasıl
kendi elleriyle hazırladıklarını görüp de itiraz edecek yerleri kalmasın,
kendilerine haksızlık yapıldığı kanaatine varmasınlar diye bu dünyaya
gönderilerek “imtihandan” geçerler.
Burada sorulması gereken soru da
kendiliğinden ortaya çıkar. Peki, Allah yaratırken, neden bazı kullarını
cehennemlik fiillerde bulunacakları ve “imtihandan” başarısız olacakları
şekilde yaratır, diğerlerini de başarılı olacakları şekilde yaratır? Onları
yaratan ve karakterlerini, itaatkarlıklarını, asiliklerini veren, yaratan da
kendisi değil midir? Neden bütün kullarını cennete gidecek özelliklerde
yaratmamıştır?
Elbette buna da yanıt vardır (aslında
bu ortaya kendiliğinden çıkan sorulara Allah’ın bir yanıtı yoktur, yani
Kuran’da bu detayda sorulara aynı detayda yanıtlar bulamazsınız. Bütün
yanıtları “din alimi” denen ruhani zevat Allah adına verir). Allah insana akıl
vermiştir. İnsan aklını kullanarak Allah’ın emirlerine uymak ya da uymamak
konusunda özgürce karar verir ve bu kararlarının sonucuna da katlanmak
zorundadır.
Aslında bu insan icadı yanıta Kuran’da
yanıt vardır. Allah hiç de böyle düşünmez. İnsanları Allah saptırır ve onun
saptırdığı kişiler için doğru yol diye bir şey yoktur:
(Nisa.88: Size ne oldu da
münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Halbuki Allah onları kendi ettikleri
yüzünden baş aşağı etmiştir (küfürlerıne döndürmüstür). Allah'ın saptırdığını
doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın
saptırdığı kimse için asla (doğruya) yol bulamazsın!)
(Rad.33: Herkesin kazandığını gözetleyip muhafaza eden, (hiç böyle
yapamayan gibi olur mu?). OnlarAallah'a ortaklar koştular. De ki: "onlara
ad verin (onlar necidir?). Yoksa siz Allah'a yeryüzünde bilemeyecegi bir seyi
mi haber veriyorsunuz? Yahut boş laf mı ediyorsunuz?" dogrusu inkâr
edenlere hileleri süslü gösterildi ve onlar doğru yoldan alıkonuldular. Allah kimi saptırırsa artık onu doğru
yola iletecek yoktur.)
Allah, kullarının bir çoğunu cehennem
için yaratmıştır. Yani daha yaratırken, amacı onları cehenneme atmaktır.
Allahın amacı buysa, hangi yaratılmış aklıyla, fikriyle buna karşı gelecek bir
davranış gösterip “imtihanı” geçebilir?:
(Araf.178: Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır.
Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla
görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir;
hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.)
Allah, dilediğini saptırır, dilediğini
doğru yola iletir, yani “imtihan” yoktur:
(Nahl.93:
Allah dileseydi hepinizi bir tek
ümmet kılardı; fakat o, diledığini
saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu
tutulacaksınız.)
Görüldüğü gibi, Allah adına açıklama ve
mazeret uyduranların tersine, Allah kendi kitabında kimseyi sınava tuttuğundan
söz etmez. Hatta O, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir.
Dolayısıyla cennete veya cehenneme gitmek insanların elinde değil, Allah’ın
dilemesindedir. Nahl.93’ten şu argüman dahi çıkartılabilir; insanların Allah’a
inanması, iman etmesi, İslam’ın şartlarını yerine getirmesi ve iyi bir kul
olması, böyle amaçlarla hareket etmesi, onun cennete gideceğinin garantisi
olamaz, çünkü Allah dileyebilir ve onu saptırabilir, o da bu sapıklıkla
yaptıklarından sorumlu tutularak cehennemi boylar. Bu Allah’ın
inisiyatifindedir, onun kararıdır.
Bir de şöyle bir durum var ki, bu
şartlarda -Allah’ın bunları yapabileceğini söylemiş olduğunu göz ardı etmek
gerekse de- Allah’ın hiç bir kulunu saptırmayacağını ya da doğru yola
iletmeyeceğini, onu adilce sınavdan geçireceğini, herkesi kendi özgür
iradesiyle birlikte yaratıp, ne yapacaklarını gözlemlediğini ve kendilerine de
gösterdiğini düşünürüz. Bu durumu örneklemek için şöyle bir senaryoyu gözümüzün
önüne getirbiliriz:
Allah kullarını
yaratıyor, yarattığının cennetlik ve cehennemlik olduğunu biliyor ve yaratır
yaratmaz direkt cennete veya cehenneme atıyor.
Kul: Neden beni direk cehenneme yolladın
yaşamama fırsat verseydin belki kendimi düzeltirdim
Allah: Senin kendini düzeltemeyeceğini biliyordum seni o yüzden dünyaya
yollamamın bir mantığı yoktu.
Kul: Ben yoktum hiç birşey yoktu bizi yarattın ve baktınki cehennemlik
bir kul yaratmışsın, ben tüm bunları senin bana verdiğin o özgür irade ile
yapmışım. Ama bana verdiğin o özgür iradeyi başkasına verseydin, veya bana beni
cennete götürecek bir irade verseydin sonuç ne olurdu? Çünki yine senin
verdiğin özgür irade ile cennette olanları görüyorum bunun nedeni nedir?
Allah: Onlar bunu hak edenlerdir çünki onlara verdiğim iradeyi iyi yönde
kullanacaklarını biliyordum ve onları cennete yolladım.
Kul: Cennetlikler senin verdiğin özgür iradeyi iyi kullandılarsa bunu ne
ile ve nasıl yaptılar? Neden onlar kullandılar da ben kullanamadım, benim bir
şeyden haberim yok yaratılmışım özgür irade verilmişim ve cehennemdeyim.
Allah: Peki o zaman sen dünyaya yaşamaya git gör ve gel.
Kul dünyaya gönderilir aradan 34 yıl
geçer ve ölür Allahın karşısına çıkar.
Allah: İşte gördünmü neden cehennemlik olduğunu?
Kul: Evet sen herkese özgür irade vermişsin bunu gördüm. Ama ben bir
katilin sadece bir saatlik eğlencesinin sonucu olarak dünyaya gelmiş olduğumu,
annemin beni hırsız olarak yetiştirdiğini de gördüm, keşke bununda sebebini
bilseydim, ben doğmadan önce ne yaptım? Benim
Annem ile Babam da bunları özgür iradeleri ile yaptılarsa bunda benim bir suçum
var mı?
Veya bu olanların benim özgür irademle bir alakası var mı, ben o kişilerin
çocuğu olmayı özgür irademle mi istedim senden böyle bir talebim oldumu?
Bir Hıristiyanın çocuğu olarak büyüdüm hırsızlığın hayatın gerçeği ve bunu
yapmanın çok iyi, hüner isteyen birşey olduğu öğretildi bana. Çevrem sürekli
polislerin çok kötü insanlar olduğunu onlardan sürekli kaçmamız gerektiğini anlatırdı,
ve beni yakalamaya çalışan bir polisin kurşunu sonucu buradayım.
Buna
rağmen dünyada gördüğüm bazı çocuklar vardı, güzel okullarda çok iyi insanlar
tarafından yetiştirilmişlerdi. Annem beni eve içki parası getirmediğim zaman
döverken o çocuklar aileleri tarafından başları okşanarak okumaları istenirdi.
Ben tek başıma odada soğuktan donmuş ve aç karnımla uyumaya çalışırken onların
çocuklarına "ne olur şundan da biraz yemelisin" dediklerini ve
"Anne burası çok sıcak şu üzerimdeki kazağı çıkartmak istiyorum"
dediklerini işittim, o çocuklar bunları hak etmek için ne yaptılar bunu çok
merak ettim.
Hepimizi sen yaratıp iradelerimizide sen verdin, oysa benim yaşayabilmek için
yiyecek bulmak zorunda olduğum bir hayatım oldu. Birgün bir müslüman ile
tanıştım ve bana Allahtan söz etti adına Kur'an denen bir kitap okudu, bana o
ne isterse onun olacağını o istemeden hiç bir şeyin olamayacağını anlattı.
Aynı zamanda da özgür irade denen birşeyin olduğunu, bu Allahın herşeye gücünün
yettiğini, heryerde olduğunu ama kullarına seslenmek için bir elçi
yolladığından bahsetti. Bunları nereden biliyorsunuz dediğimde bana
"bunları kur'an söylüyor" dedi. Ben de "Kur'an'ın Allahın kitabı
olduğunu kim söylüyor?" dedim. "Muhammed söylüyor" dedi, bende
"Muhammedin elçi olduğunu kim söylüyor?" dedim o kişi "Kur'an
söylüyor" dedi. Yani dedim "siz Muhammede inanıyorsunuz?" o kişi
"hayır biz Allah’a inanıyoruz" dedi, ama dedim tüm bunları size
söyleyen Muhammed değil mi? O kişi; “evet” diye yanıt verince kafam karıştı. Düşünmeye
başladım.
Orada
uygulayamayacağım şeyler vardı, onlara öğretin diyordun ben neyi öğretecektim
hırsızlığı mı? İnsanlara yardım edin diyordu ben ne ile yardım edebilirdim
çünkü benim kendi karnım açtı. Dostlarınıza iyi davranın diyordu oysa benim hiç
dostum olmamıştı. Anne ve Babanızı sevin diyordu ben bunları bana yaşatan
insanları nasıl sevebilirdim. Allah'tan iste verir diyordu ben istedim ama
birşey verilmedi.
Dünya
benim gibi kişilerle dolu ben tüm bunları yine senin bana verdiğin irade ile
yaşadım, bunların olmasını ben istermiydim yani ben kötü yaşamayı bir günahkar
olmayı nerede ve ne zaman istedim? Bu yolu doğmadan önce nasıl hangi özgür
iradeyle istedim? Bu aile ve çevre benim seçimim mi? Ya öteki çocuklar doğmadan
önce nasıl bir özgür iradeyle ne yaptılarda o şekilde rahat bir hayatları
vardı? Eğer bana da Muhammed’e verdiğin iradeyi verseydin ben yine bu şekildemi
olacaktım? Herkese iradelerini veren sensen bu nasıl bir özgür irade oluyor?
İnsanın iradesinde çevresel faktörlerin bir önemi yok mu? Biz nerede
doğacağımızı kimlerin çocuğu olacağımızı kendimiz mi belirliyoruz? Keşke
bunlarında sebeplerini bilseydim...
Kader varsa, özgür irade yoktur.
Allah’ın iradesi ve istekleri, kararları varsa, özgür irade yoktur. İnsanlar
yaşamlarını ve yaşam şartlarını kendileri seçmiyorlarsa, özgür irade yoktur.
Eğer “özgür irade” diye bir şey varsa, o zaman kader olamaz, Allah’ın takdir ve
iradesi olamaz, insanın müdahale edemediği hiç bir şey olamaz. Oysa ki Allah
Kuran’da, dilediğini saptıracağını, dilediğini doğru yola ileteceğini söylüyor.