Değerli Kardeşim R...

Bazı konularda şu anda aynı düşüncelere sahibiz, bazı konularda aynı bakış açısıyla fakat farklı düşünüyoruz, bazılarında ise taban tabana zıt fikirlerimiz var ama kavgalı değiliz. Bazı fikirlerin ise, benim bundan bir kaç yıl önceki düşünce yapıma o kadar uyuyor ki... Şimdi aklıma geldikçe ya da senin gibi birilerinde gördüğümde bana inanır olduğum yılları anımsatan, kendime ve birçok yılımın birçok anını bana boşa harcatmış o inancıma, o fikirlerime acıyarak gülümseten...

Bundan birkaç yıl önce ben de senin mektubunda yazdığın gibi cümleler sarfederdim. Çünkü Kuran’ın asla kötü olamayacağı, içinde barındırdığı sevgiyi insanların algılamakta hatalara düştüğü konusunda sağlam bir inancım vardı. Sonra, senin de yaptığın gibi, bazı müslümanların yanlış inanıyor olduklarını düşünmekle, asıl İslamın bu olmadığını, İslamın bir şekilde bozulmuş, değiştirilmiş, dejenere edilmiş olduğunu düşünmekle, bunun doğrusunun elbet bir gün anlaşılacağını kendime telkin etmekle geçti bir kaç yıl. Sonra özeleştiri yapmak geldi aklıma. Ben mi biliyordum en iyisini ve doğrusunu? Kuran eğitimi almış, hayatının uzun yıllarını bunu ilim olarak kabul edip, ona harcamış onca insan ne düşünüyordu acaba? Ben hatalı olamaz mıydım? Elbette hatalıydım. Çünkü ben, bilerek ve araştırarak değil, kalbimden geçene, gönlümün arzu ettiğine göre inanıyordum. O zaman biraz daha ciddiyetle eğildim işe ve araştırmaya başladım. Araştırdıkça, ulemanın yazdıklarına, bildiklerine baş vurdukça bunu Kuran’la karşılaştırıp onaylattıkça gördüm ki, ben yanlış biliyorum. İslam, benim kafamda canlandırdığım, gönlümün hayalini kurduğuşey değil. İşin aslı hiç öyle değil....

Kuran’da tek başına ele alınıp okunduğunda sevgi ve merhamet ifadeleri taşıyan ayetler var elbette ama bunun tam aksi, kin, intikam ve öfke dolu olanları da var. Hem de bu kin ve öfke bazen Allah’tan insanlara yöneliyor, bazen de insanların başka insanlara karşı duymaları gereken duygular ve göstermeleri gereken davranış biçimleri olarak emrediliyor. Ve; Kuran’ın geneli, sevgi ve hoşgörüden tam anlamıyla yoksun, insani eğilim ve zaafları son derece fazla, insanların bizzat yaratıcısı olduğu iddia edilen Allah tarafından korkunç biçimde cezalandırılacağının anlatıldığı kara, kapkara bulutlarla kaplanmış bir kabusa dönüşüyor.

Kuran’ın ruhunu anlamaktan bahsetmişsin. Ben ruhunu onca yıl sonra nihayet anlayabildiğimi düşünüyorum. Daha önce, kendi aklımın şaşkınlığı ve bana yapılan telkinlerle, onun açık yeşil ve pembe, bulutlar gibi yumuşacık, anne kucağı gibi sevecen ve sımsıcak olduğunu düşünürdüm. Ulemanın bilgilerinden yararlanmaya başladığımda  (ki bu, bilgiyi kaynağından almak ve her konuyu ehlinden öğrenmek gerektiği gerçeğinin yüklediği zorunluluktur) Kuran’ın nasıl bir karabasan olduğunu daha iyi anlamaya başladım.

Sonra, bu bilgileri, kendi yaşam bilgilerimle kaynaştırmaya geldi sıra. Kuran ve İslam yaşamı düzenleyen hatta bizzat o yaşamın yaratıcısı olan Allah’ın kurallarını anlatan kaynaklar olduğuna göre, yaşamın çeşitli kıvrımlarının nasıl bir güzellik içerdiğini, bana anlamsız gelen bir çok olayın içyüzünü nasıl yakalayabileceğimi anlatacaktı bana. Tüm katılığına, acımasızlığına ve zaten asla, hiçbir devrede Allah’a yakıştıramamış olduğum o muhteşem despotluğa ve gaddarlığa rağmen belki de hayatın gerçek rengini bulabilecektim. İslam ve Kuran sonuç olarak bana hayatla ilgili, kendi bildiğim gerçeklerden başka bir gerçek daha gösteremediği gibi, bir çok doğruyu da göz göre göre silmeye, yerine saçma gerçekler koymaya başladı. Kuran zaten her şeye yetmiyordu. Bu alanlar için hadisler, sünnetler ve ulema görüşleri, fetvalar vardı. Tabi, bunlar Allah sözü değildi ama dinin büyük oranda bunlarla şekillendiğini, varlığını sürdürebildiğini gördüm.

İslam, benim vicdanım ve aklımla giriştiği savaşta en büyük kaybı, son din olduğu, evrensel olduğu, zamanlar üstü olduğu ve değiştirilemeyeceği dogmaları yüzünden verdi. Bu özelliklere sahip ve bir Tanrı’nın yaptığı ve onun gözetiminde süregiden bir dinin, ya bu özelliklerde olduğunu iddia etmemesi ya da gerçekten bu özelliklerde olması gerekirdi. Hem bunun iddiasında olmak, hem de bu iddiayla çelişmek, Tanrı denen bir varlığın kendisine atfedilen özellikleri ile de çelişmesi demekti ki, böyle bir Tanrı olamazdı. Ya da böyle biri Tanrı olamazdı. Allah sözü olduğu ve zamanlar üstü olduğu iddia edilen Kuran, en azından bizim zamanımıza uymayan, yakışık almayan veya hiçbir şekilde bizleri ilgilendirmeyen hükümler ve talimatlar içeriyor ve Kuran sonsuza kadar değişmeyecek. Evrensel olduğu iddia edilen Kuran, bugünkü dünyaya bile yetemiyor, eksik kalıyor, ulema tarafından yorumlarla, fetvalarla desteklenmek zorunda kalıyor ve Kuran sonsuza kadar değişmeyecek.

Allah’ın sözleri olduğu iddia edilen Kuran İslamı anlatmaya yetmediği için, bildiğin gibi sünnetler, hadislerle destekleniyor. Elbette zaman içinde onlar da yetmiyor, boşluklar ulemanın yorumları ve fetvalarıyla dolduruluyor. Hükümlerinin asla değişmeyeceği söylenen Kuran, peygambere üvey oğlunu karısından boşatıp kendisinin evlenebileceğini söylüyor ama bunu günümüzde ne yapan var, ne de hoş gören. Yine zamanlar üstü olduğu söylenen Kuran, peygamber karılarına hitabediyor ve yalnız onlar için geçerli kurallar koyuyor, bazen sadece peygamber için geçerli kurallardan sözediyor. Bunlar bugün kimseyi ilgilendirmiyor, bağlamıyor. Bu durumda belki 1400 yıl sonra, bizi bugün ilgilendiren birçok hüküm hiç kimseyi ilgilendirmiyor hale gelecek. Dinin koyucusu ve alemlerin yaratanı olan Allah o kadar eksik bırakıyor ki yarattığı dini, sonradan gedik doldurmaya uğraşan ulemanın beşeri kıt aklı birçok hata yapıyor bu esnada. Örneğin İslamın felsefesini oluşturan Allah’ın nitelikleri, yaratıcılığıyla çelişir oluyor. Kaçınılmaz bir biçimde "Allah'a ait" olarak algılanan "hatalar" için insan aklından çıkma gerekçeler bulunuyor. Hatta Kuran bile insan aklının yetersiz eğitimle düzleşmeye yüz tutmuş kıvrımlarından kayıp gelen yorumlarla esnetiliyor, değiştiriliyor, çarpıtılıyor, uyduruluyor (uyumlu hale getiriliyor).

Konuyu çok uzun bir biçimde ele aldım galiba, sıkldığını hissettim. Başka bir mektupta yine dertleşirim. Mektubunu özlemle bekliyorum, sevgili dostum, kardeşim.



Make a Free Website with Yola.